İstanbul Sözleşmesi Türkiye İzleme Platformu

İstanbul Sözleşmesi Türkiye İzleme Platformu, İstanbul Sözleşmesi’nin etkin bir şekilde uygulanması için kamu kurum ve kuruluşları üzerinde baskı oluşturmak ve sözleşmenin toplumsallaşmasını sağlamak amacıyla bağımsız kadın ve LGBTİ+ örgütlerinin katılımıyla 12 Aralık 2014’te kuruldu. Türkiye’nin farklı illerinden hak temelli çalışan 100’e yakın kadın ve LGBTİ+ örgütlenmesi platformun üyesidir.  

İstanbul Sözleşmesi İzleme/Çalışma Grubu’nun oluşumu ve faaliyetleri

İstanbul Sözleşmesi Türkiye İzleme Platformu’nun kuruluş sürecinin ardında İstanbul’da oluşturulan İstanbul Sözleşmesi İzleme/Çalışma Grubu’nun1 proaktif bir siyaset anlayışıyla başlattığı çalışmalar yer almaktadır. İstanbul Sözleşmesi’nin 1 Ağustos 2014’te yürürlüğe gireceğinin belli olmasının akabinde2, Eşitlik İzleme Derneği (EŞİTİZ), Kadının İnsan Hakları Yeni Çözümler Derneği (KİH-YÇ) ve Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı’ndan kadınların, sözleşmenin anlam ve önemi hakkında bir an önce kamuoyu yaratmak ve sivil toplum örgütleri olarak uygulanma sürecine müdahil olmak için kendi aralarında konuşmaya başlamalarıyla grubun kuruluşunun ilk adımları atıldı. Bu çekirdek gruptaki konuşmalara istinaden, Mor Çatı, İstanbul Sözleşmesi’nin neler getirdiğini ve etkin bir şekilde uygulanabilmesi için kadın ve LGBTİ+ örgütlerinin nasıl bir aksiyon alabileceğini konuşmak amacıyla İstanbul’daki örgütlenmelere ve tek tek kişilerin de üye olduğu ortak e-posta gruplarına bir toplantı çağrısı yaptı. 17 Temmuz 2014 tarihinde Mor Çatı’da gerçekleşen bu toplantıda, sözleşmenin tarihsel arka planı ve kapsamı ile toplumsal cinsiyet temelli şiddetle mücadeleye küresel ve ulusal düzeyde sunduğu imkanların neler olduğu ayrıntılı bir şekilde konuşuldu. Türkiye kadın ve LGBTİ+ hareketinin sözleşmenin sunduğu mücadele araçlarını nasıl kullanabileceği, sözleşmenin izleme ve denetleme mekanizmasının yani GREVIO’nun (Group of Experts on Action against Violence against Women and Domestic Violence [Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddete Karşı Uzman Eylem Grubu]) alandaki örgütlenmeler açısından önemi, sözleşmenin kamuoyunda bilinirliğini sağlayacak eylemlerin neler olabileceği ve sözleşmenin uygulanma sürecine kadın ve LGBTİ+ örgütlerinin nasıl müdahil olabileceği toplantının öne çıkan konuları oldu. Nihayetinde, tüm konuşulanları hayata geçirmek için kısa ve uzun vadeli stratejileri içeren bir eylem planının hazırlanmasına ve eylem planının öncelikli adımlarının neler olması gerektiği konusunda öneriler geliştirecek bir çalışma grubunun3 kurulmasına karar verildi. İstanbul Sözleşmesi İzleme Grubu adı altında çalışmaya başlayan bu çalışma grubu, ağustos ve eylül aylarında çalışma içeriğini ve yöntemini belirlediği bir dizi toplantı yaptı. Bu toplantılarda, sözleşmedeki düzenlemeler Anayasa’nın 90’ıncı maddesi gereğince iç hukukun parçası olacağı için iç mevzuatın sözleşmenin norm ve standartlarına uygunluğunun izlenmesine karar verildi. Grup, sözleşmenin maddelerini tek tek inceleyerek her bir maddenin hangi kurum ve kuruluşa ne tür yetki ve sorumluluklar yüklediğini tespit etti ve bu izleme çalışmasına başladı4. Bu tespitler doğrultusunda ise ilgili kamu kurum ve kuruluşlarına İstanbul Sözleşmesi ile doğan yükümlülüklerini hatırlatan ve bunları yerine getirip getirmediklerini soran bilgi edinme başvuruları yapmaya karar verildi5.

Çalışma Grubu’nun, ağustos ve eylül ayı toplantılarından itibaren dillendirilmeye başlanan bir diğer önemli gündemi ise, GREVIO’da Türkiye kadın hareketinden bir ismin yer alması için .olabildiğince geniş bir toplamla bir kampanya düzenlemesidir. Grup, bu kampanya önerisini konuşmak üzere 1 Ekim 2014’te kadın ve LGBTİ+ örgütlerine toplantı çağrısı yaptı. 15 Ekim 2014’te gerçekleşen bu toplantıda; GREVIO’nun yapısını, işlevini, amacını, izleme yöntemini ve GREVIO adaylarının sahip olması gereken nitelikleri içeren bilgilendirici bir girişin ardından GREVIO’da Türkiye kadın hareketinden bir ismin yer almasının anlam ve önemi vurgulandı6. Sonrasında ise kadına yönelik şiddet ve toplumsal cinsiyet eşitliği alanında çalışan örgütlenmeler olarak Türkiye’nin GREVIO adaylarının belirlenmesi sürecine nasıl müdahil olunabileceği üzerine tartışıldı. Grup ilk olarak, bağımsız kadın ve LGBTİ+ örgütlerinin GREVIO adaylarının seçim sürecinin ana muhatabı olduğunu ve İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanmasını şimdiden izlemeye başladığını hükümete bildirmeye karar verdi. Bunun için GREVIO sürecinin yürütülmesinden sorumlu olan Dışişleri Bakanlığı İnsan Hakları Daire Başkanlığı’na ve o dönemdeki adıyla Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na (ASPB) gönderilmek üzere iki dilekçe hazırlandı. Dilekçelerin birinde, sözleşmenin hükümleri ışığında GREVIO adaylarının ve GREVIO’nun belirlenmesi sürecinde önemli bir rolü olan Taraflar Komitesi’ne atanacak kişilerin taşıması gereken nitelikler sıralandı ve kadın hareketinde bu nitelikleri taşıyan çok sayıda kadının olduğu belirtilerek hükümetin kadın hareketinin adaylarını Taraflar Komitesi’ne ataması ve GREVIO’ya aday göstermesi talep edildi. Diğer dilekçede ise sözleşmenin kadına yönelik şiddetle mücadelede etkin politikaların oluşturulması amacıyla alanda çalışan STK’ların katılımının gerekliliğini ifade eden maddelerine atıfla, GREVIO adayının ve Taraflar Komitesi temsilcisinin belirlenme sürecindeki tüm resmi toplantılara ilgili STK’ların davet edilmesi talep edildi. İstanbul Sözleşmesi İzleme/Çalışma Grubu’nda yer alan KİH-YÇ, KADAV, Mor Çatı ve EŞİTİZ her iki dilekçeyi de ilgili bakanlıklara 2014 Kasım ayının ortasında gönderdi 7. Bu dilekçelere ASPB herhangi bir yanıt vermezken Dışişleri Bakanlığı ise 8 Aralık 2014 tarihli yanıtında, GREVIO sürecinin ASPB’nin eşgüdümünde olduğunu ifade etti. 

GREVIO adaylarının belirlenme süreci ve platformun kuruluşu

Kadın örgütleri yukarıda söz edilen dilekçelerine karşılık ASPB’den doğrudan bir toplantı daveti beklerken Bakanlık, 10 Aralık 2014 tarihinde web sitesinde “ilgili STK’ların ‘STK’ların aday belirleme sürecine dahil olmalarına’ ilişkin görüş ve önerilerini” 15 Aralık 2014 saat 12:00’ye kadar iletmelerini isteyen bir duyuru yayınladı. 

ASPB’nin bir anda ve çok kısa bir süre zarfında STK’lardan GREVIO adaylarının belirleme sürecine dair görüş istemesi, kadın ve LGBTİ+ hareketini alarma geçirdi. Türkiye’nin farklı illerinden kişilerin ve örgütlenmelerin yer aldığı e-posta gruplarında kadın ve LGBTİ+ hareketinin adaylarının kimler olabileceği hızla konuşulmaya başlandı. Adayların kimler olabileceği konuşulduğu esnada İstanbul Sözleşmesi İzleme/Çalışma Grubu, GREVIO sürecinde hızlı ve etkin bir şekilde aksiyon alabilmek adına bir platform oluşturulmasını önerdi. Bu öneriyi kabul öneriyi kabul eden farklı illerdeki kadın ve LGBTİ+ örgütlerinin katılımıyla 12 Aralık 2014 tarihinde, İstanbul Sözleşmesi Türkiye İzleme Platformu ve platformun ortak e-posta grubu kuruldu. Platform, aslında sözleşmede belirtilen nitelikleri taşıyan daha çok adayı olmasına rağmen süre sınırlaması nedeniyle e-posta gruplarında önerilen ilk 6 kişiden oluşan bir aday listesi belirledi 8. Platformun aday listesi, platforma üye 30 örgüt tarafından, 15 Aralık 2014 tarihinde dilekçe ile Bakanlığa iletildi 9.

GREVIO adaylarının sahip olması gereken niteliklerin tekrarlandığı bu dilekçede, İstanbul Sözleşmesi Türkiye İzleme Platformu’nun GREVIO sürecinin ve sözleşme ile ilgili konuların ana muhataplarından biri olduğu vurgulanarak aşağıdaki üç temel talep sıralanmıştır: 

  • Bakanlık GREVIO sürecine ilişkin olarak platform ile toplantı yapmalıdır. 
  • Bakanlık ve diğer kamu aktörleri tarafından gerçekleştirilen başta GREVIO süreci ve devamında sözleşme ile ilgili tüm toplantılarda platform temsilcileri de yer almalıdır.
  • Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin GREVIO’ya aday olarak göstereceği isimler konunun ana muhataplarından biri olan platform tarafından önerilen isimlerden oluşmalıdır.

Platform üyelerinin gönderdiği bu dilekçeye istinaden 17 Aralık 2014 tarihinde ASPB’den üye örgütlere toplantıya katılım daveti geldi. Bu davette, 22 Aralık 2014’te Ankara’da, GREVIO adaylarını belirleyecek kurulda10 yer alacak üç STK’nın seçileceği bir toplantının gerçekleşeceği bildirilerek “Toplantıya katılım sağlayacak kişinin STK adına temsil yetkisi olduğunu gösterir ve STK başkanı tarafından imzalanmış ve kaşelenmiş ekli yazı örneğinin 19 Aralık 2014 saat 14.00’e kadar gönderilmesi talep edildi. Platform, Bakanlığın sivil toplum kuruluşlarından bir buçuk gün gibi kısa bir sürede tüm bu bürokratik işlemleri tamamlamalarını beklemesinin yanı sıra sivil toplumu sadece tüzel kişiliği olan kuruluşlarla sınırlayan “kaşeli ve imzalı katılım belgesi” dayatmasına tepki gösterdi ve bu konudaki eleştirilerini Bakanlığa yazılı olarak iletti. Platforma üye örgütler Bakanlığın katılım usulünü tanımayarak, toplantıya katılacak temsilcilerinin isimlerini Bakanlığa sadece ıslak imzalı bir dilekçe ile bildirdi. Örgütlerin katılım taleplerini alan Bakanlık, 19 Aralık 2014 Cuma günü saat 17.30’da -mesai bitiminde- 30’u aşkın örgüte belgelerinin bu haliyle geçerli olmadığını, ilgili belgenin kaşeli olması, kaşede vergi ve kütük numarasının bulunması gerektiğini aksi takdirde toplantıya katılamayacaklarını bildiren bir e-posta gönderdi. Bakanlık gönderdiği bu e-posta ile STK’ların toplantıya katılımlarının önüne koyduğu bürokratik engelde ısrarcı olduğunu gösterdi. Bunun üzerine platform üyeleri; Bakanlığın, sözleşmenin asli unsuru olan sivil toplum örgütlerini GREVIO sürecinden dışlayan tavrını eleştirerek şeffaf ve katılımcı bir GREVIO seçim sürecinin yürütülmesi için yöntem önerilerini 19 Aralık 2014’te Bakanlığa iletti. Bu metinde, Bakanlığın GREVIO adaylarını belirleme yönteminin (GREVIO adaylarının dokuz kamu temsilcisi ve üç STK temsilcisinden oluşacak bir kurul tarafından seçilecek olması), İstanbul Sözleşmesi ve Avrupa Konseyi tarafından belirlenmiş bir usul olmadığı, bu nedenle de değiştirilebilir olduğu ifade edildi ve Bakanlığın belirlediği yöntem yerine GREVIO adaylarının bu alanda çalışan kadın ve LGBTİ+ örgütleri ile birlikte belirlenmesi önerildi 11. 

Bakanlık, platformun haklı itirazlarına rağmen GREVIO adayını belirleme yöntemini ilan ettiği şekilde uygulamaya devam etti ve toplantıyı iptal etmedi. Platform ise Bakanlığın sivil toplumun katılımını engellemeye yönelik tüm girişimlerine karşı bu sürecin esas muhatabı olduğunun bilinciyle GREVIO seçimlerinin takipçisi olmakta kararlıydı. Bakanlığın dayattığı kısa zaman dilimine inat Türkiye’nin farklı illerinden platform üyesi örgütler, büyük bir özveri ve hızla, ortak tavır ve sözlerini de oluşturarak toplantıya katılım için örgütlendiler. Bakanlığın kadın örgütlerini bu süreçten dışlama çabalarını ifşa ettikleri bir metinle basını da toplantının takipçisi olmaya davet ettiler. 

Türkiye’nin 10 ilinden 33 platform üyesi örgüt, toplantının gerçekleşeceği Meyra Palace Hotel’e vardığında onları kalabalık bir basın grubu karşıladı. Platform üyeleri, toplantı salonunu girişinde yine “kaşeli-ıslak imzalı” katılım dayatmasıyla karşılaştı ancak kararlı ve örgütlü bir şekilde geri adım atmadı ve nihayetinde kaşesiz belgeleriyle toplantıya girmeyi başardı. 

Platform üyeleri, Bakanlığa 19 Aralık 2014’te seçim yöntemine ilişkin ilettikleri dilekçede, GREVIO adaylarını belirleyecek kurulda yer alacak üç STK’nın nasıl bir yöntemle belirleneceğini ve bu yöntemin neye dayanarak tercih edildiğini sormuştu ancak bu sorularına yanıt alamamıştı12. Bu nedenle, kurulda yer alacak üç STK’nın, sadece tüzel kişiliği olan örgütlerin oy kullanabileceği bir seçimle belirleneceğini toplantı esnasında öğrendiler. Platform üyeleri, toplantı öncesinde Bakanlığa ilettikleri dilekçelerde GREVIO seçim sürecine dair defalarca altını çizdikleri eleştiri ve önerilerini toplantıda da yineledi. GREVIO adaylarını seçecek kurulda STK temsilcilerine karara etki edemeyecek bir oranda yer verilmesinin ve davet edilme kriterleri belli olmayan bir toplamın söz konusu STK’ları oylama yöntemiyle seçecek olmasının sözleşmenin ruhuna aykırı olduğunu bir kez daha vurguladılar. Tercih edilen bu yönteminin terk edilmesini talep ederek alanında uzman kadın ve LGBTİ+ örgütlenmelerinin GREVIO adaylarının seçim yöntemini müzakere ederek belirleyebileceği başka bir toplantının düzenlenmesini önerdiler. Bakanlık yetkilileri ise, platform üyelerinin bu taleplerini keskin bir şekilde reddederek bir an önce oylamaya başlanmasında ısrar etti. Bakanlığın, sadece kaşeli belgesi olan örgütlerin oy kullanabileceğini tekrarlaması üzerine platform üyeleri ile Bakanlık yetkilileri arasında “sivil toplum” kavramsallaştırması üzerine sert tartışmalar yaşandı. Bakanlık yetkililerinin sivil toplumun tüzel kişiliği olan dernekler ve vakıflar anlamına geldiğini iddia etmesi üzerine platform üyeleri, bu yaklaşımın sivil toplumun uluslararası insan hakları belgelerinde de tanınan var olma amacını, tarihsel kökenlerini ve mücadele biçimlerini reddetmek anlamına geldiğini savundu. Bu tartışma esnasında Bakanlık yetkilileri, platform üyelerinin sözlerini keserek bir an önce oylamaya geçilmesi gerektiğini anons etti. Platform üyeleri, taleplerinin ve itirazlarının ısrarla görmezden gelinmesi üzerine en başından itibaren STK’ları dışlayan, anti-demokratik ve sözleşmenin varlık amacına tamamen ters bir biçimde yürütülen bu sürecin parçası olmamak adına hep birlikte toplantıyı terk etti

Bakanlık, platform üyelerinin toplantıyı terk etmesinin ardından salonda kalan 25 STK temsilcisiyle söz konusu seçimi gerçekleştirdi ve GREVIO adayını seçecek kurula, hükümete yakınlıklarıyla bilinen Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) ve Kadın Sağlıkçılar Dayanışma Derneği’nin (KASAD) yanı sıra Ayrımcılığa Karşı Kadın Derneği (AKDER) seçildi. 

Platform ise 23 Aralık 2014’te, “Kadın ve LGBTİ Örgütleri Avrupa Konseyi Şiddet Sözleşmesi’nden Dışlanıyor!” başlıklı bildirisiyle bu kurmaca seçimin “Yok Hükmünde” olduğunu ulusal ve uluslararası kamuoyuna ilan etti ve bu ihlali başta Avrupa Konseyi olmak üzere tüm ulusal ve uluslararası mekanizmalara taşıyacağını ifade etti. 

İstanbul Sözleşmesi Türkiye İzleme Platformu’nun yanı sıra Kadın Koalisyonu ve Başkent Kadın Platformu da yaptığı açıklamalarla 22 Aralık 2014’te gerçekleşen seçimi tanımadıklarını ifade ettiler13.

Platformun ve diğer örgütlenmelerin 22 Aralık’taki kurmaca seçime dair yaptıkları kamusal açıklamalar, Bakanlığın, kendisine yakın STK’larla iş birliği içinde, sonunun ne olacağının baştan belli olan bir senaryoyu demokratik bir seçimmiş gibi göstermeye çalıştığını kamuoyu nezdinde görünür kılmış oldu. Bakanlık, GREVIO seçim sürecinde sivil toplumun katılımını teşvik etmek yerine, tersine bu katılımı “ıslak imza-süre-kaşe” dayatmasıyla engellemeye çalışmış ve bu tutumuyla sözleşmedeki sivil toplumun katılımı ile ilgili yükümlülükleri bizzat kendisi ihlal etmiştir. Sözleşmeye göre kadına yönelik şiddet ve toplumsal cinsiyet temelli şiddet konusunda bilgi ve deneyimi olan sivil toplum kuruluşları bu sürecin aktörleri olabilecekken toplantıdaki platform üyeleri dışındaki sivil toplum kuruluşlarının birçoğunun yıllardır alanda çalışan örgütler tarafından adlarının dahi duyulmamış olması, Bakanlığın bu süreci yürütürken gözettiği kriterlerin sözleşmedeki düzenlemelerin epey uzağında olduğunun göstergesiydi.

Feride Acar’ın GREVIO’ya seçilmesi

ASPB’nin sistematik bir biçimde platformu GREVIO seçim sürecinin dışında tutma çabasına rağmen platform, hem İstanbul Sözleşmesi’nin bilinirliğini arttırmak için neler yapılabileceğini hem de GREVIO’da kadın hareketinden alanında uzman bir ismin yer alması için nasıl bir strateji izleyeceğini tartışmaya devam etti. 8 Ocak’ta, GREVIO adayını seçecek resmi kurul ilk toplantısını yaptı ve 9 Ocak’ta, ASPB, GREVIO aday başvurularının başladığını ve başvuru şartlarını web duyuruları ve gazete ilanları aracılığıyla duyurdu. 

28 Ocak 2015’te platformun adaylarından, Feride Acar, GREVIO adaylığı için resmi başvurusunu yaptı. Acar, arkasındaki en önemli gücün kadın hareketinin kararlı desteği olduğunu vurguladığı bir mesajla başvurusunu yaptığını platform üyeleri ile paylaştı. Acar’ın, 90’lı yıllardan itibaren, cinsiyet eşitliği ve kadına yönelik şiddetle mücadele konularında Türkiye’yi uluslararası platformlarda temsil eden bir isim olması ve dahası İstanbul Sözleşmesi’nin taslak metnini hazırlayan CAHVIO’da (Ad Hoc Committee for Preventing and Combating Violence Against Women and Domestic Violence [Kadına Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadele İçin Geçici Komite]) görev yapmış olması kendisini GREVIO için oldukça bir güçlü aday yapmaktaydı. Acar’ın tüm bu bilgi ve deneyimi dikkate alındığında, Türkiye’nin kendisini aday göstermesi halinde Taraflar Komitesi’nce seçilmesine kesin gözüyle bakılmaktaydı14. Platform, 29 Ocak 2015’te Feride Acar’ın GREVIO aday kriterlerini fazlasıyla karşıladığını belirterek seçilmesi için tüm gücünü seferber edeceğini bir basın açıklamasıyla duyurdu

Aday başvuruları için belirlenen son tarihten bir gün sonra, 5 Şubat 2015’te, Türkiye’nin GREVIO adayının, AKP Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) yedek üyesi ve Başkent Kadın Platformu’nun aday gösterdiği Emel Topçu olduğu gayriresmî kanallardan duyuldu ve Topçu’nun adaylığı basında da yer aldı. ASPB ise Topçu’nun adaylığına dair herhangi bir açıklama yapmadı dolayısıyla bu duyumu yalanlamadı. Topçu’nun toplumsal cinsiyet temelli şiddetle mücadele alanında herhangi bir deneyiminin olmaması, adaylığında alan uzmanlığı yerine hükümete yakınlığının belirleyici olduğunu göstermekteydi. Bu nedenle, İstanbul Sözleşmesi Platformu, Topçu’nun adaylığını, GREVIO adayını belirleyecek kurula hükümete yakınlıkları ile bilinen 3 STK’nın seçilmesini mümkün kılan usulsüzlüğün bir devamı olarak değerlendirdi. 

Platform, 7 Şubat 2014’te, Bakanlığa gönderdiği dilekçede15 seçim sürecinin şeffaf bir şekilde yürütülmediğini belirterek sözleşmeye göre birden fazla aday gösterebilecekken Topçu’nun Türkiye’nin tek adayı olmasına itiraz etti ve GREVIO adaylarının sahip olması gereken nitelikleri fazlasıyla karşıladığı vurgulanan Feride Acar’ın da aday listesine eklenmesini talep etti. ASPB ise, 10 Şubat 2015 tarihinde gönderdiği bir e-postada seçim sürecini “rekabet açık ve şeffaflık ilkelerine uygun bir biçimde yürüttüğünü” ve “birden fazla aday göstererek ülkemizin oylarının bölünmemesi için tek aday gösterilmesini uygun” gördüğünü belirterek platformun Feride Acar’ın aday listesine eklenmesi talebini görülmemiş bir hızla reddetti. 

Platform, tüm bu süreci farklı aşamalarda Avrupa Konseyi’nin ilgili birimlerine rapor etti. Platformun azimli ve kararlı mücadelesinin neticesinde ASPB yetkilileri doğrudan Feride Acar ile bağlantıya geçerek kendisini GREVIO Türkiye adayı olarak gösterdi. Bakanlık 2 Mart 2015’te Türkiye’nin GREVIO adayının Feride Acar olduğunu ilan etti. 10 Nisan 2015 tarihinde Avrupa Konseyi 11 taraf ülkenin adaylarından oluşan 20 kişilik GREVIO aday listesini yayınladı 16. 4 Mayıs 2015’te ise Feride Acar Taraflar Komitesi’nce ilk turda en yüksek oyu alarak GREVIO’da görev yapacak ilk 10 üyeden biri oldu. 

Platform, Feride Acar’ın GREVIO’ya seçilmesini büyük bir mutlulukla karşıladı ve bu süreçte kadın ve LGBTİ+ örgütlerinin mücadelesinin katkısının altını çizen ve kendisiyle bundan sonra da dayanışma içinde olacaklarını belirten bir basın bildirisiyle Feride Acar’ı tebrik etti.

Feride Acar 21 Eylül 2015’te de GREVIO üyelerinin oybirliğiyle komitenin ilk başkanı seçildi.

Bu yazı Esen Özdemir tarafından hazırlanmıştır. 

1 Grup, kamusal metinlerde ve resmi yazışmalarda İstanbul Sözleşmesi İzleme Grubu adını kullanırken, kendi arasında İstanbul Sözleşmesi Çalışma Grubu adını kullanmaktadır. Dolayısıyla İstanbul Sözleşmesi İzleme Grubu ve İstanbul Sözleşmesi Çalışma Grubu aynı toplama işaret etmektedir.

2 İstanbul Sözleşmesi’nin 7’nci maddesinin 3’üncü fıkrasında: “Avrupa Konseyi üye devletlerinden en az sekizi dahil olmak üzere, Sözleşmeyi imzalayan 10 devletin, 2. fıkranın hükümleri uyarınca sözleşmenin bağlayıcılığına rıza gösterdiklerini ifade etmelerinden itibaren üç aylık sürenin bitimini izleyen ayın birinci günü yürürlüğe girecektir.” denilmektedir. Andora’nın 22.04.2014 tarihinde sözleşmeyi onaylamasıyla sözleşmenin 1 Ağustos 2014’te yürürlüğe gireceği netleşmişti.

3 Başlangıçta bu grupta yer alan ve çalışmalara aktif katılan örgütlenmeler: EŞİTİZ (Eşitlik İzleme Kadın Grubu), İFK (İstanbul Feminist Kolektif), KADAV (Kadınlarla Dayanışma Vakfı), KİH-YÇ (Kadının İnsan Hakları – Yeni Çözümler Derneği), Mor Çatı ve SPoD (Sosyal Politika Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim Çalışmaları Derneği). Bu Çalışma Grubu, İstanbul’daki örgütlenmelerden oluşmakla birlikte, ilk toplantı çağrısından itibaren kadın ve LGBTİ+ mücadelesinin diğer illerdeki bileşenleri ile iletişim halindedir. Grup, yaptığı toplantılarda konuşulanların özetini ve alınan kararları içeren toplantı notlarını farklı illerden kadınların ve örgütlenmelerin yer aldığı ortak e-posta gruplarında paylaşarak İstanbul dışındaki illeri bu çalışmalardan haberdar etmiştir. Dolayısıyla, Grup, Türkiye’deki kadın mücadelesinin bugüne kadar oluşturduğu örgütlenme geleneğine paralel bir biçimde, -başta Ankara’daki örgütlenmeler olmak üzere- diğer illerde bu çalışmaları takip eden kadınlarla ve örgütlenmelerle koordinasyonu önemseyerek yol almıştır.

4 Grup bu çalışması esnasında, İstanbul Sözleşmesi’nin bütüncül yaklaşımının bir yansıması olarak sivil toplumun kadın ve LGBTİ+ örgütlenmeleri dışındaki bileşenleri ile de irtibata geçmeyi ve ortak hareket etmeyi de planlar ancak hem Türkiye’nin GREVIO adayının belirlenmesi sürecinin bir anda gündemin ilk sırasına çıkması hem de diğer sivil toplum örgütlerinin henüz İstanbul Sözleşmesi’ni gündemlerine almamış olmaları sebebiyle arzu edilen iş birliklerinin hayata geçmesi mümkün olmaz.

5 Grubun bilgi edinme başvurusu yapmaya karar verdiği kurum ve kuruluşlar şu şekildedir: Bakanlıklar (21 adet), Başbakanlık, Başbakan Yardımcıları, Cumhurbaşkanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı, Göç İdaresi Genel Müdürlüğü, İnsan Hakları Kurulu, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), valilikler ve büyükşehir belediyeleri. İş yükünden dolayı, valilik ve büyükşehir belediyeleri için bilgi edinme başvurularının diğerlerin gönderilmesi tamamlandıktan sonra yapılmasına karar verilir.

6 Sözleşmenin 66’ncı maddesi GREVIO’yu tanımlamakta ve GREVIO üyelerinin seçimine dair usul ve esasları düzenlemektedir. Buna göre sözleşmenin uygulanmasını izlemek üzere 10 ya da 15 üyeden oluşacak GREVIO sözleşmenin taraf devletlerdeki uygulamalarını izleyecektir. GREVIO üyeleri, dört yıl süreyle görev yapmak üzere, Taraf Devletlerce kendi vatandaşları arasından gösterilen adaylar arasından Taraf Devletler Komitesi’nce, seçilecektir. Bu nedenle, platforma göre gerek Taraf Devletler Komitesi’ne atanacak ülke temsilcisi ve gerekse de GREVIO seçimleri için gösterilecek aday, sözleşmenin etkili olarak uygulanabilmesi açısından büyük önem taşımaktadır. Ayrıca, 66’ncı maddenin 6’ncı fıkrasına göre GREVIO kurulduktan sonra kendi çalışma esaslarını kendisi belirleyecektir. Bu nedenle GREVIO’nun özellikle ilk dönemi, çalışma ilkeleri ve ayrıntılı görev tanımları oluşturulacağından, uygulamanın etkili bir biçimde denetlenmesi açısından kurucu bir belirleyiciliktedir.

7 Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, sözleşmenin 66’ncı maddesine atıfla GREVIO seçim sürecindeki uygulanacak kuralları ve GREVIO adaylarının sahip olması gereken nitelikleri içeren CM/ Res(2014)43 sayılı kararı 19 Kasım 2014 tarihinde yayınlanmıştır: Bu kararda, Taraf devletlere, 3 adayı aşmamak şartı ile farklı niteliklere sahip uzman çeşitliliğini ve cinsiyet dengesini sağlamak amacıyla mümkün olduğunca çok sayıda aday gösterilmesi tavsiye edilmektedir. Bu kararının tarihinden de görüldüğü üzere, Türkiye’deki kadın ve LGBTİ+ örgütleri Avrupa Konseyi’nden de önce davranarak GREVIO adaylarının sahip olması gereken nitelikleri saptamış,seçilme yöntemine ilişkin önerilerini oluşturmuş ve bunları hükümete iletmiştir.

8 İstanbul Sözleşmesi Türkiye İzleme Platformu GREVIO Aday Listesi: Canan Arın, Feride Acar, Hülya Gülbahar, Pınar İlkkaracan, Şehnaz Kıymaz , Yakın Ertürk.

9 Bu süreçte, 2013 yılında İstanbul Sözleşmesi’nin “aileyi dağıttığına” ilişkin bir rapor yayınlayan Türkiye Aile Platformu (TÜRAP) üyesi Aile Akademisi de, “LGBT (Lezbiyen, Gay, Biseksül ve Trans) haklarına yönelik açılımlar da sağlayan İstanbul Sözleşmesiyle, kadının şiddetten korunması adına yapılacak faaliyetlerin aile yapımızı ve özdeğerlerimizi tehdit eden bir neticeye sebep olmaması için katkı vermemiz son derece önemlidir” ibaresiyle üye örgütlerine 15 Aralık’a kadar Bakanlığa görüşlerini bildirmelerini istemiştir. GREVIO adayını belirleyecek kurula seçilen STK’lardan biri olacak olan KASAD da bu platformun üyesidir.

10 Söz konusu kurulun bileşimi şu şekilde belirlenmiştir:
TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu’ndan bir temsilci,
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’ndan bir temsilci,
Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi üyesi bir temsilci,
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’ndan bir temsilci,
Dışişleri Bakanlığı’ndan bir temsilci,
Adalet Bakanlığı’ndan bir temsilci,
Sivil toplum kuruluşlarından üç temsilciden oluşacaktır.

11 Sözleşmeye göre taraf devletler GREVIO seçim süreçlerini kendileri belirleyebilmektedir ancak bu yöntemin başta İstanbul Sözleşmesi olmak üzere uluslararası belgelerdeki norm ve standartları gözetmesi beklenir. Bakanlığın belirlediği yöntem ve GREVIO seçim sürecini koordine etme biçimi ise, başta sözleşmenin kendisi olmak üzere Avrupa Konseyi’nin STK katılımcılığının artırılması ile ilgili kararlarına ve tavsiyelerine de aykırılık oluşturmaktadır.

12 Bakanlık, platform üyelerinin, 19 Aralık 2014’te gönderdiği bu dilekçelerine, toplantı gerçekleştikten sonra, 15 Ocak 2014 tarihinde, GREVIO sürecinin sözleşmenin ilkelerine uygun şekilde şeffaf ve rekabete açık şekilde yürütüldüğünü belirten ve 22 Aralık 2014 tarihli toplantıya katılan 54 STK’nın isimlerinin yer aldığı kısa bir yanıt vermiştir.

13 Başkent Kadın Platformu’nun 22 Aralık’taki toplantıyı terk etmeyerek oylamaya katılan örgütlerden biri olarak bu açıklamayı yapması ayrıca önemlidir. İstanbul Sözleşmesi Türkiye İzleme Platformu’nun bugüne kadar dile getirdiği tüm eleştirileri Başkent Kadın Platformu da açıklamasında yinelemiş, dahası gerçekleşen seçimde yaşanan usulsüzlükleri de aktarmıştır.

14 Acar, GREVIO adaylığı başvurusu yaptığı esnada, ikinci kez seçildiği CEDAW Komitesi’nin (Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması Komitesi) de üyesidir.

15 Bu yazının dayanak noktası, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin 9 Kasım 2014 tarihli GREVIO Üyelerinin Seçim Prosedürleri Hakkında Kurallara İlişkin CM/RES (2014) 43 sayılı kararındaki 10’uncu maddesinde belirtilen şeffaflık ve açıklık kriterleri ile tarafları 3 adayı geçmemek şartı ile mümkün olduğunca çok sayıda aday göstermesini tavsiye eden 9’uncu maddesidir.

16 Bu ülkeler ve aday sayıları şu şekildedir: Arnavutluk (2 aday), Avusturya (3 aday), Danimarka (1 aday), Fransa (1 aday), İtalya (3 aday), Malta (1 aday), Karadağ (2 aday), Portekiz (1 aday), Sırbistan (3 aday), İsveç (2 aday) ve Türkiye (1 aday).