Sözleşmenin Hazırlanışı ve Kabulü

1990’larda dünyada kadına yönelik şiddet konusunda bir gündemin oluşması, Avrupa Konseyi’nde de yankı buldu. 1993’te gerçekleşen 3. Kadın – Erkek Eşitliği Avrupa Bakanlığı Konferansı, “Toplumda kadına yönelik şiddetin ortadan kaldırılması stratejileri: medya ve diğer araçlar” konusuna vakfedildi. 1990’larda başlayan süreç, Avrupa Konseyi Bakanlar Kurulu’nun çıkardığı şiddete karşı kadınların korunması konusunu ele alan ve güncel durumu özetleyerek ev içi şiddet dahil kadına yönelik şiddetin ortadan kaldırılması için üye devletlerin atacağı adımları belirleyen Avrupa Konseyi Önerisi Rec(2002)5 Tavsiye Kararı’nın üye devletler tarafından benimsenmesiyle sonuçlandı. 

Daha sonra Konseyin 3. Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi’nde, kadına yönelik şiddete karşı geniş kapsamlı bir kampanya yapılmasına karar verildi. Bu kampanya, Avrupa Konseyi’nin Genel Sekreteri tarafından atanan ve aralarında Feride Acar’ın da yer aldığı Ev içi Şiddet dahil Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele için Avrupa Konseyi Görev Gücü olarak adlandırılan bir görev gücü tarafından oluşturuldu ve denetlendi. Kampanya 2006 ve 2008 yılları arasında; hükümetler arası, parlamento ve yerel düzeylerde uygulandı ve hükümetlerden, dört alanda harekete geçmeleri istendi: Yasal ve siyasi önlemler, mağdurların desteklenmesi ve korunması, veri toplama ve farkındalığın artırılması. Kampanya bitiminde, görev gücü “mağdurların, Avrupa çapında aynı düzeyde koruma ve destekten faydalanabilmesini temin edecek, uyumlulaştırılmış yasal standartlar”ın bulunması gereğini vurguladı ve bunun için bağlayıcılığı olan bir insan hakları sözleşmesinin yapılmasını önerdi. 

Bir yanda Avrupa Konseyi tarafından kurulan görev gücü kadına yönelik şiddete ilişkin bir rapor üzerine çalışırken diğer tarafta Avrupa Konseyi Suç Sorunları Komitesi ise ev içi şiddet konusunda bir çalışma yürütüyordu. Bir sözleşme hazırlanmasına karar verildiğinde Avrupa Konseyi Bakanlar Kurulu bu iki gruptan kendi çalışma konularını da kapsayan böyle bir sözleşme hazırlamaları için birlikte çalışmalarını istedi. Bu çalışmayı yapmak için 2008 Aralık ayında Avrupa Konseyi Bakanlar Kurulu CAHVIO’yu (The Ad Hoc Committee on Preventing and Combating Violence against Women and Domestic Violence [Kadına Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddeti Önleme ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Geçici Komite]) oluşturmuş ve bu kurula “diğer özel şiddet türlerini de kapsayan kadına yönelik ev içi şiddeti ve kadına yönelik diğer şiddet türlerini önlemek ve mücadele etmek, bu şiddete maruz kalan kadınları korumak, desteklemek ve saldırganları kovuşturmak için“  bir ya da iki bağlayıcı belge hazırlamaları talimatını verdi.

CAHVIO, 2009-2010 yıllarında yapılan altı toplantıyı takiben görüşmelere başladı ve Kadına Yönelik Şiddet ve Hane İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi olarak adlandırılan sözleşmeyi tamamladı. CAHVIO içerisinde Türkiye’nin temsilcisi olan Prof. Dr. Feride Acar sözleşmenin hazırlanmasından başlayarak sözleşmenin kadının insan hakları açısından ilerici bir metin olması ve Türkiye’de tanınması için yoğun çaba gösterdi. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi, bu sözleşmeye ilişkin görüşünü 11 Aralık 2011’de sundu ve 7 Nisan 2011’de Bakanlar Kurulu sözleşmeyi onayladı.

2011 yılının ilk yarısında Avrupa Konseyi’nin dönem başkanı olan Türkiye hükümetinin yoğun çabaları ve aynı zamanda CAHVIO içinde yer alan Türkiye temsilcisi Prof. Dr. Feride Acar’ın çabalarıyla, 11 Mayıs 2011’de İstanbul’da yapılan Avrupa Konseyi Bakanlar Kurulu toplantısında, Kadına Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi’ne ilk imza atıldı. Sözleşmeye ilk imzayı Türkiye attı. İstanbul’da imzaya açıldığı için sözleşme, uluslararası teamüllere uygun olarak, kısaca “İstanbul Sözleşmesi” olarak da adlandırılmakta.

25 Aralık 2012’de İstanbul Sözleşmesi’nin TBMM’de kabul edilmesiyle, sözleşmeyi parlamentosunda onaylayan ilk ülke Türkiye oldu. Sözleşme, 10 ülkenin taraf olma süreci tamamlandıktan yaklaşık üç ay sonra 1 Ağustos 2014 tarihinde yürürlüğe girdi. Ağustos 2022 itibari ile Sözleşme toplamda 37 ülke tarafından onaylanmış, 7 ülke ve Avrupa Birliği tarafından da imzalanmış ancak henüz onaylanmamıştır. Ayrıca Avrupa Birliği Konseyi AB’ye üye ülkelerin tamamının sözleşmenin gereklerini yerine getirmesi konusunda karar aldı.

Türkiye, ilk imzacısı olduğu İstanbul Sözleşmesi’nden, 20 Mart 2021 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanan bir Cumhurbaşkanı Kararı ile çekildiğini duyurdu. İstanbul Sözleşmesi’nin ilgili 80’inci maddesi uyarınca taraflardan herhangi biri sözleşmeyi tek taraflı feshedebildiğinden, Türkiye, Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile 1 Temmuz 2021 tarihinde sözleşmeden resmen çekilmiş oldu. İstanbul Sözleşmesi Ağustos 2022 itibariyle 35 ülkede yürürlüktedir. Sözleşmeyi onaylayan Ukrayna ve İngiltere’de de önümüzdeki aylarda yürürlüğe girecek. Böylelikle sözleşmenin yürürlükte olduğu toplam ülke sayısı 37 olacak.